12 Haziran 2015 Cuma

SEVEN, SEVDİĞİNDEN GELENLERE KATLANIR

Ebû’l-Kâsım Cüneyd-i Bağdadî'yi bir vadide istiğrak (tasavvuf erbâbının vecde dalıp kendilerinden geçmeleri) halinde gördüklerinde onu delirmiş veya hasta olmuş zannederek hastaneye kaldırdılar. Cüneyd-i Bağdâdîyi sevdiğini iddia eden bâzı kişiler ziyaretine geldiler. Cüneyd-i Bağdadî onlara sordu:
-Sizler kimlersiniz? Onlar:
-Biz seni sevenleriz! dediler.
Bunun üzerine Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri onlara taş atmaya başladı, kaçtılar.
-Bu gerçekten delirmiş! dediler. Kendilerine attığı bir taştan dolayı sevenlerinin kendisinden kaçtığını gören Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri onlara şöyle seslendi:
-Hani sevginiz? Siz sözlerinizle sevdiğinizi söylüyorsunuz ama fiillerinizle bunu yalanlıyorsunuz!
Hakikî muhib, habib’den kendisine isabet musibetlerle mesrur olan kişidir. Gerçekten seven kişi, sevgilisinden kendisine gelen bütün zarar ve musîbetlere seve seve katlanır.
Bundan dolayı belâ’nın en şiddetlisi peygamberlere ve evliyâullah’a gelmiştir. Peygamberler ve evliya kendilerine gelen bu şiddetli belâyı en leziz ve en tatlı olarak kabul etmişlerdir. Onlar teslimiyet elbisesini giydiler ve sabrettiler. Böylece mükaşefat ve müşâhedât hüccetlerine daldılar. Kalp ve dilden Tevhîd ile meşgul oldular. Mennân olan Mâlik’i zikrettiler. Hatta onun dışındaki bütün şeylerden geçtiler, bütün iltifatları bıraktılar. Kendilerini meşgul eden bir lokma yemek bile olsa, bıraktılar. Yemek yemeleri bile onları Allah’ı zikretmekten alıkoymadı. Bundan dolayı fena ve bekadan yükseldiler, gayelerinin tâ sonuçlarına vardılar.

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, 2/143-144

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder