12 Haziran 2015 Cuma

FİRAVUN’UN BAŞLANGICI

Denildiğine göre, Mûsâ Aleyhisselâm’ın Firavun’u, İsfehanlı bir attar idi. Borçların altına girdi. İflas etti.
İsfehan’dan çıkmak zorunda kaldı. Şam’a geldi. Orada işleri kolay ve doğru gitmedi. Mısır’a girdi. Mısır’da şehir dışında karpuz ve kavunun yükü bir dirheme, şehir içinde ise, tanesinin bir dirheme olduğunu gördü. Kendi kendine şöyle düşündü:
"Bu benim için iyi bir fırsat. Bunu değerlendirirsem, borçlarımı Ödeyebileceğim güzel bir yoldur."
Firavun, şehrin dışına çıktı. Toptancısından bir yükü bir dirheme satın aldı. Şehire girdiğinde, beraberinde ancak bir karpuz kalmıştı. Onu bir dirheme sattı. Günlerini bu şekilde geçirdi. Şehir ehlinin kendi haline terkedildiğini, işlerini idare eden ve siyâsetlerini güzel yürüten kimse yoktu.
Şehirde büyük bir veba başgösterdi. Firavun, mezarlığa doğru yöneldi. Baktı ki bir ölüyü gömüyorlar. Firavun, ölünün sahiblerine durumunu şöyle arzetti.
"Ben mezarlıkların sorumlusuyum" dedi. Onlar:
"Ne istiyorsun?" dediler: Firavun:
"Bana beş dirhem vermeden, ölünüzü defnedemezsiniz!" dedi.
Cenaze sahibleri, Firavun’a beş dirhem verdiler. Firavun, bu şekilde mezarlığa gelen bütün cenazeler için para aldı. Üç ayın içinde büyük bir mal topladı. Hiç kimse ona itiraz etmedi. Ancak bir gün, mezarlığa gelen cenaze sahiblerinden biri para istediğinde itiraz ettiler. Onlar, Firavun’a:
"Seni kim buraya dikti! Seni mezarlıkların sorumlusu olarak tayin eden kimdir?" diye sordular. Onu alıp asıl Firavun’a yani şehrin hükümdarına çıkarttılar.
Hükümdar sordu:
"Sen kimsin? Seni bu makama tayin eden kim?" Firavun: "Beni bu makama kimse tayin etmedi. Ben bunu halkın beni senin huzuruna çıkartmaları için yaptım. Senin huzuruna geleyim ki kavmin hakkında seni uyarayım ve onların durumlarını sana anlatayım" diye durumunu beyan ettikten sonra, Firavun mezarlıktan kazanmış olduğu bütün altınları, hükümdarın önüne koydu ve konuşmasına devam etti:
"Ben bu yolla bu kadar topladım. Buyur sizin hakkınızdır." Hükümdarın hoşuna gitti. Firavun yine konuşmasına devam etti:
"İdare işlerini bana ver. Benim güvenilir ve işler konusunda yeterli siyâset, bilgi ve beceriye sahib olduğumu görürsünüz." dedi. Hükümdar, halkın idaresini ona verdi. Onu kendisine vezir tayin etti.
Firavun, halkı güzel bir şekilde yönetti. Askeri İslâhatlar yaptı. Orduyu düzene soktu. Halkın durumlarını düzellti. İşleri rayına koydu. Ekonomik ve iktisadî hayatları müreffeh bir düzeye çıktı. Uzun bir süre bu vazifesinde kaldı. Firavun, bütün işlerini adalet ve güzellikle yönetti. Şehrin gerçek hükümdarı (yani Firavun’u) öldü.
Musa a.s.'ın Firavun’unu, onun yerine hükümdar tayin ettiler. Onun işi yapageldiği şeylerdi.
Yusuf Aleyhisselâm’ın (çağında yaşayan) Firavun’un ismi ise, Reyyân idi. İkisinin arasında, dörtyüz yıldan daha fazla bir zaman vardır.

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi, Cilt 1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder